Kervan Yolda Düzülür

“Kervan Yolda Düzülür” atasözü, mevcut durumu analiz etmenin ve planlama yapılmadığını gösteren bir atasözüdür…

Ozan Çoli
25/09/2024 09:00
Kervan Yolda Düzülür
“Kervan Yolda Düzülür” atasözü, mevcut durumu analiz etmenin ve planlama yapılmadığını gösteren bir atasözüdür… Aslında daha anlamlı bakabilirsek, eğitimde öncelikler, hedefler belirlense eğitimdeki fiziki yapı, programlar, müfredatlar, mevcut durumun analizi yapılsa, ara hedefler belirlenerek, öğrenme döngüleri ile Şubat ayına kadar, birçok olumsuzluğun halledilmesi şeklinde olabilirdi (iyimser bakıyorum)… Okullar, bir hafta gecikmeyle de olsa, en nihayet açıldı. Yeni Eğitim ve Öğretim yılı öncelikle öğrencilerimize, öğretmenlerimize, okul idarecilerimize, velilerimize, ve nihayetinde tüm toplumumuza hayırlı olsun. Verimli bir yıl geçirilmesi en büyük arzumuzdur.  2024 – 2025 Eğitim ve Öğretim yılında belli oldu ki, eğitim ve öğretim kervanı, Arap-Türk tarzı iş yönetimi” felsefesi benimsenerek yine yolda düzeltilecek.  Bir işin içerisindeki sorunların çözümlenmesi, düzeltilmesi hedeflenerek sadece zamana yayılarak, sorunların çözüleceği anlamında algılayın deniyor (algı bu olsun) ancak akıl ve mantık yoluyla eğitimdeki duruma baktığımızda, eğitimde fırsat eşitliği çoktan kaybedilmiştir. Eğitimde eşitsizlik durumu kolay kolay aşılamayacak boyutlara ulaşmıştır. Bir çocuğun hikayesi ile bakarsak, bir çocukla, diğer ‘bir’ler hiç de eşit koşullarla bu sürece başlamıyorlar. Devletin ve bizlerin görevleri, sürecin içerisinde ‘bir’leri eşitlemek veya farkları en aza indirgeyebilmek olmalıdır. Eğitimde süreçlerden (okulların açılış tarihi ) tutun da, okul binalarının fiziki standartlarına, sınıflardan beslenmesine, sosyal aktivitelerden sporuna kadar birçok konuda eşitsizlikler devasa boyutlara ulaşmıştır. Ekonomik ve ailesel farklılıkları hiç söylemiyorum bile. Örneğin özel okullarda, dershanelerde, etüt merkezlerinde ve hatta kreşlerde eğitim ve öğretim bir hafta öncesinden başlatılmıştır. Bu gruplar yukarıda belirttiğim eğitim süreçlerinde en avantajlı grupları oluşturmuşlardır. Devlet okullarında ise, birçok okul kullanım dışı durumda… İnşaatlar devam ederken, “İnşaat alanına girmek, tehlikeli ve yasaktır” kuralı okul inşaatlarında uygulanmıyor mu? Okul bahçelerine kondurulan konteynerler ve hayalet sınıflarla yeni eğitim ve öğretim yılı başlatılmıştır. Eğitim ve öğretimde en önemli öğelerden biri öğretmen eksiklikleri ki aslında Eğitim Bakanı’nın 11 Eylül açıklamasına göre öğretmen eksiğimiz yok. Hafta sonu ve hem de Pazar günü yapılan operasyonlarla, nasıl atandığı bile belirsiz bir şekilde (yetki, bütçe ve maaşları bile belirsiz bir şekilde) devletin tüm kuralları hiçe sayılarak, pazartesi sabahı için okullara görevlendirilmiştir. Bu öğretmen olarak görevlendirilen arkadaşların haleti ruhiyelerini düşünemiyorum. Pazar akşamı aranacaksınız. Pazartesi sabah öğretmen olarak, beşte, altıda kalkıp Karpaz’a, Lefke’ye veya köylerine öğretmenlik yapmak için yola koyulacaksınız. Eğitime ve öğretmene bakış açısı maalesef bu… Aldığım bilgilere göre, ilköğretimde 218 öğretmen, ortaöğretim ve mesleki teknik liselerde 53 öğretmen bir gecede görevlendirilmişlerdir. Bu bir Pazar gecesinde 271 öğretmen görevlendirmesini de bir yere yazın.  Yarın aylar süren öğretmen atanma süreçlerinde bu efendilere bunu da hatırlatırsınız. Hep eleştirdiğimiz “hantal kamu” bu hızı neye borçlu? Okulların fiziki durumları ve sınıflar konusunda, konteyner sınıfların, öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimlerinde, diğer sınıflardaki öğrencilere göre inanılmaz farklar yaratacağı çocukların gelişim süreçleri açısından göz ardı edilmemelidir. Ama özellikle bu yazıları okuyan veliler ve öğretmenlerimiz lütfen bunu göz ardı etmesinler. Konteyner sınıflar, eğitimde motivasyon açısından bir çok sorunu da birlikte barındırmaktadır. Elektrikle ilgili birçok sorunun yanında, bir şekilde klimalar durduğu anda (elektrik kesintisi ki -bizde çok nadir olur- veya eklektik veya klima arızasında) çocuklar ve öğretmenleri ya yanacaklar ya da donacaklar. Bu durumda nasıl bir motivasyonlar dersler işlenecek? Kış mevsimine giriyoruz, yağmurlu veya rüzgarlı havalarda, hele bir de dolu yağıyorsa, sınıf içerisinde değil ders işlemek acil durum çağrısı yapmak bile mümkün olamıyor. Bu gibi durumlarda eğitime devam edilmesi mümkün olmayacaktır. Tabii sel, su baskını veya fırtınada konteynerler uçmazsa. Bu yıl konteyner sınıflarda öğrenim görecek öğrencilerin, eğitimi ve öğretimi olumsuz yönde çok fazla etkilenecektir. Bu sorun bile eğitimde öğrenci sayısını düşündüğümde, çok büyük bir eşitsizlik yaratacaktır. Tüm bu sorunlara rağmen Milli Eğitim Bakanlığı okul binaları konusunda, iyi durumda bulunan okulların görüntülerini yayınlayarak toplumda algı yönetimi yapmaya çalışıyor. Bunlarla uğraşılacağına marifet, hep yazdığım ve söylediğim gibi devlet okullarının fiziki yapılarını, standart okullar haline getirerek, eğitimdeki eşitsizlikleri minimize edebilmek için çözümler üretebilmektir. Kalın sağlıcakla ...

YAZI/ OZAN ÇOLİ