Aşam: Kooperatifçilik, küçük üreticinin büyük sermayeye karşı kalkanı
Eski Dev-İş Başkanı Koral Aşam, "Kooperatifçilik, küçük üreticinin sadece ekonomik değil, toplumsal varoluş mücadelesidir" dedi.

Bir önceki Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (Dev-İş) Başkanı Koral Aşam, Süt Ürünleri İmalatçıları Birliği (SÜİB) Başkanı Mahmut Erden’in açıklamalarına yanıt vererek kooperatifçiliğin küçük üreticiler için önemine dikkat çekti.
Aşam’ın sosyal medya paylaşımı şu şekilde:
Kooperatifçilik: Küçük üreticinin büyük sermayeye karşı kalkanı
Kooperatifçilik, ekonomik adaletin ve üretim demokrasisinin en somut örneklerinden biridir. Özellikle küçük üreticiler için, büyük sermayeli şirketlerin baskın olduğu piyasalarda ayakta kalabilmenin, rekabet edebilmenin ve haklarını koruyabilmenin en etkili yoludur.
- Kooperatifler, üreticilerin bir araya gelerek pazarlık gücünü artırmasını sağlar.
- Girdi maliyetlerini düşürür, ürünlerini daha adil fiyatlarla pazarlama imkânı sunar.
- Bilgi, teknoloji ve altyapı paylaşımı sayesinde verimlilik artar.
Bu yapı, küçük üreticinin yalnızca ekonomik değil, sosyal olarak da güçlenmesini sağlar. Ancak bu modelin başarısı, kooperatiflerin bağımsız ve üretici odaklı yönetilmesine bağlıdır.
Özel sermaye, kâr maksimizasyonu hedefiyle hareket eder. Bu doğrultuda:
- Küçük üreticileri piyasa dışına iterek tekelleşmeyi hedefler.
- Tarım, gıda ve lojistik gibi stratejik sektörlerde kooperatifleri zayıflatmak için fiyat baskısı, satın alma ve birleşme gibi yöntemlere başvurur.
- Medya ve siyaset aracılığıyla kooperatifçilik modelini “verimsiz” veya “eski” gibi göstererek kamu algısını yönlendirmeye çalışır.
Bu süreçte kooperatifler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve politik bir direniş hattı haline gelir.
Kooperatiflerin devlet eliyle işletilmesi, teoride kamu yararını gözeten bir model gibi görünse de, pratikte siyasi rant üretme potansiyeli taşır:
- Yönetim kurullarına siyasi yakınlığı olan kişilerin atanmasıyla liyakat dışı bir yapı oluşur.
- Kooperatif iştirakleri, kamu kaynaklarının belirli gruplara aktarılmasında araç haline gelir.
- Üretici odaklı değil, siyasi çıkar odaklı kararlar alınır; bu da kooperatifin asli amacını bozar.
Bu durum, kooperatiflerin hem ekonomik hem de sosyal işlevlerini zayıflatır; çalışanlar ve üreticiler için güvencesiz bir ortam yaratır.
Koop-Sen Grevi ve SÜİB Başkanının Açıklaması
Son altı gündür Koop-Sen’in Koopbank iştirakleri olan Koop-Süt, Zirai Levazım ve Binboğa Yem’de sürdürdüğü süresiz grev, yukarıda bahsedilen yapısal sorunların somut bir örneğidir. Grevin temel nedenleri arasında:
- Temmuz ayı maaşlarının ödenmemesi,
- Emeklilik hakkı kazanan 44 çalışanın işten çıkarılmak istenmesi,
- Toplu iş sözleşmesinin yenilenmemesi ve sosyal hakların güvence altına alınmaması yer alıyor.
Koop-Sen Başkanı Mehmetali Güröz, “Hiçbir personel hiçbir suretle işinden çıkarılamaz” diyerek iş güvencesi vurgusu yaparken, sendika yönetimi dışarıdan müdür atamalarına da karşı çıkıyor.
Bu noktada SÜİB Başkanı’nın “Bu iştiraklerin işletilmesinde neden ısrar edildiğini anlamıyorum” şeklindeki açıklaması, kooperatiflerin yönetiminde yaşanan kopukluğu ve siyasi iradenin üretici odaklı değil, yönetim odaklı hareket ettiğini gözler önüne seriyor.
Kooperatifçilik, küçük üreticinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal varoluş mücadelesidir. Bu mücadele, siyasi rant uğruna yozlaştırıldığında, üretici değil, çıkar grupları kazanır. Koop-Sen grevi, bu yozlaşmaya karşı verilen bir direnişin adıdır.