Özkızan: Bugünün sosyalist mücadelesi sınıfsal karşıtlıklar üzerinden yeniden şekillendi
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani’nin seçilmesinin ardından değerlendirmelerde bulundu.
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Mali Sekreter Münür Rahvancıoğlu ve Parti Meclisi Üyesi Ali Şahin Emeğin Gündemi programında “New York'ta Mamdani Zaferi: Sosyalist Belediyecilik Dönemi Mi?” konu başlığını irdelediler.
“ÖZKIZAN: ZOHRA MAMDANİ KAPİTALİZME KARŞI NET BİR TAVIR ORTAYA KOYAN BİR BELEDİYE BAŞKANIDIR”
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani’nin seçilmesinin ardından değerlendirmelerde bulundu.
Özkızan, Mamdani’nin ideolojik duruşuna ilişkin olarak, onun kapitalizme karşı açık bir tavır ortaya koyduğunu vurguladı. “Kendi ağzından kapitalizmle ilgili olumlu tek bir söz duymadım. Aksine, kapitalizmin insanlık için yıkıcı olduğunu defalarca kez dile getirdi. Bu nedenle, kapitalizme karşı net bir duruşu olan bir belediye başkanıyla karşı karşıyayız” dedi.
Bazı çevrelerin Mamdani’yi “siyasal İslamcı” olarak nitelendirmesini eleştiren Özkızan, “Müslüman olmakla siyasal İslamcı olmak aynı şey değildir. Nasıl ki Yahudi olmakla Siyonist olmak, Hristiyan olmakla Haçlı seferlerine destek vermek aynı şey değilse, Mamdani’nin de Müslüman kimliğini siyasal bir ideolojiyle özdeşleştirmek doğru değildir. Konuşmalarında Hz. Muhammed’den alıntılar yapması onu siyasal İslamcı yapmaz” ifadelerini kullandı.
“MAMDANİ’NİN POLİTİKALARI AÇIKÇA KAMUCU BİR ÇİZGİYE İŞARET EDİYOR”
Mamdani’nin politik çizgisinin gençliğinden itibaren Filistin hareketine verdiği destekle şekillendiğini belirten Özkızan, “2015’ten itibaren New York’ta kamucu ve sosyalist eğilimli adaylara destek verdi. Broşür dağıttı, kampanyalarda yer aldı. Bugün New York Belediye Başkanı olarak kamucu politikaları hayata geçirme yönünde adımlar atıyor. Elektrik ve gaz şirketlerinin kamulaştırılmasından, sosyal konut üretiminden ve belediye süpermarketlerinin açılmasından bahsediyor. Bu politikalar açıkça kamucu bir çizgiye işaret ediyor” dedi.
Mamdani’nin küçük işletmelere dair yaklaşımına da değinen Özkızan, “İşletmelerden kastı dev holdingler değil; küçük, aile tipi işletmelerdir. Mamdani, girişimciliği kapitalizmin değil, geçim ekonomisinin bir parçası olarak görmektedir” diye konuştu.
Özkızan, Mamdani’nin seçimi kazanmasının “düzeni meşrulaştırmak” anlamına geldiği yönündeki yorumları da eleştirerek “Elimizde kapitalizme karşı tavır alan bir sosyalistin seçim kazanması dışında bir veri yokken, bu düzenin oyunu demek abartılı bir kötümserliktir. Dünyanın hiçbir yerinde devrimler ya da dönüşümler tahmin edildiği anda gerçekleşmez. Amerika’da da son yıllarda artan grev dalgaları, sınıf hareketinin yükseldiğini gösteriyor.” Dedi.
ABD’deki sosyalistlerin çoğu zaman Demokrat Parti içinde veya alternatif yapılarda yer aldığını hatırlatan Özkızan, “Bu, partilere duyulan bir bağlılıktan değil, teknik ve mali imkânlardan kaynaklanıyor. Cumhuriyetçi partiler dışında alan bulabildikleri her yerde mücadele ediyorlar” dedi.
Bağımsızlık Yolu’nun da benzer şekilde her zaman eleştirel bir özdenetim içinde olması gerektiğini vurgulayan Özkızan, “Biz her gün ‘bir gün biz nasıl yozlaşmayız’ diye düşünürüz. Hiç kimse garanti sosyalist değildir. O yüzden temkinli eleştiri önemlidir, ancak sabah akşam Lenin resmi paylaşmıyor diye birini satılmış ilan etmek de basit bir yaklaşımdır” dedi.
Özkızan, sosyalist mücadelede kötümserliğin yıkıcı bir etkisi olduğunu belirterek, “Eğer bir hareket, yalnızca başkalarını eleştirerek kendi haklılığını kuruyorsa, artık siyasal bir varlıktan söz edilemez. Devrimci hareketin haklılığını ölçen şey, bulunduğu toplumu ne kadar dönüştürebildiğidir. Eğer bunu yapamıyorsanız, sadece tespit yapmakla yetiniyorsanız, siyasal faaliyetten değil, teorik bir uğraştan söz ederiz.” Dedi.
“BUGÜNÜN SOSYALİST MÜCADELESİ SINIFSAL KARŞITLIKLAR ÜZERİNDEN YENİDEN ŞEKİLLENDİ”
21. yüzyıl sosyalizmi tartışmalarına da değinen Özkızan, bugünün sosyalist mücadelesinin sınıfsal karşıtlıklar üzerinden yeniden şekillendiğini ifade etti. Özkızan, “Kamucu bir ekonomi anlayışı, üretim araçlarının kamulaştırılması talebinin çağdaş biçimidir. Ultra zenginlere karşı servet vergisi talepleriyle birleştiğinde, bu damar gerçek bir sosyalist yönelimi oluşturur. Mamdani’nin bu çizgide ilerlemesini değerli buluyorum. Yenilse bile hatta samimi olmayan bir şekilde kazansa bile bu süreç bizlere çok şey öğretmiştir.” Dedi.
Son olarak Özkızan, sosyalist fikirlere karşı çelişkili bir yaklaşımın altını çizerek, “Bazı çevreler, Fransa’da, İngiltere’de veya ABD’de bu fikirleri savunan siyasetçilere büyük sempatiyle yaklaşırken, kendi ülkelerinde aynı politikaları savunan partilere mesafeli duruyorlar. Oysa Mamdani’nin, Corbyn’in, Mélenchon’un ya da TİP’in savunduklarıyla Bağımsızlık Yolu’nun savundukları arasında fark yok. Sosyalizmi uzaktan sevmek kolay, ama kendi memleketinde savunmak zordur.” dedi.
RAHVANCIOĞLU: MAMDANİ’NİN SEÇİMİ UZUN SÜREÇLERE DAYANAN BİR SOSYALİST ÖRGÜTLENMENİN SONUCU
Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Mamdani olgusunu yalnızca “ani ortaya çıkan” bir olay olarak görmek yerine, kökleri yıllara dayanan bir sürecin parçası olarak okumamız gerektiğini vurguladı. Bu sürecin Bernie Sanders çizgisiyle bağlantılı olduğunu, Sanders’ın uzun yıllara yayılan etkisinin ve demokratik sosyalist eğilimlerin Amerika’daki örgütlenme stratejileriyle birleştiğini söyledi. Rahvancıoğlu, “Bir gecede ortaya çıkmadılar; 30–50 yıllık bir birikimin ürünü” değerlendirmesini yaptı.
Rahvancıoğlu, Amerika’daki Demokratik Sosyalistler ve onlara yakın çevrelerin Demokrat Parti içinde farklı kanallardan yer edinme, belediye başkanlıkları ve temsil görevleri üzerinden bir varlık oluşturma stratejisini benimsediğini; bunun kısmen başarılı olduğunu, esas sınamanın iktidar pratiğinde yaşanacağını belirtti. Bu yüzden eldeki veriyi soğukkanlılıkla okumak gerektiğini ifade etti.
Sosyalistlerin iktidara gelişi karşısında toplumda iki uç tepkinin sık görüldüğünü aktaran Rahvancıoğlu, bir kesimin “yetersiz, parlamentarist veya revizyonist” diyerek soğuk reddi; diğer kesiminse romantik bir coşkuyla her şeyi abartılı olumlaması olarak işaret etti. Rahvancıoğlu, her iki tutumun da siyasal gerçekliği anlamada zaaf doğurduğunu, daha materyalist ve uygulama odaklı bir analiz gerektiğini vurguladı.
Rahvancıoğlu, saha pratiğine bakmanın, çevreye, programatik zemine, hedeflere ve bunların hangi araçlarla uygulandığına dikkatle bakmanın önemine işaret etti. DSA gibi yapıların tüzükte planlı ekonomi beyanı olduğunu söyledi; küçük burjuvaziyle ittifak arayışlarının sınıfsal stratejiler içinde anlaşılabilir olduğunu ekledi.
“KÜRESEL DÜŞÜN, YEREL HAREKET ET”
Yerel yönetimlerin önemine dikkat çeken Rahvancıoğlu, belediye zemininden yürütülecek kamucu politikaların hem avantaj hem dezavantajları olduğunu, ölçek ve demokratik temsil meselelerinin doğru harmanlanması gerektiğini belirtti. “Küresel düşün, yerel hareket et” yaklaşımını işaret eden Rahvancıoğlu, yerelde hem doğrudan demokrasi hem geniş kapasite artırımı arasında denge kurulmasının zorunlu olduğunu söyledi.
Rahvancıoğlu, Mamdani örneğinde Filistin davasına, göçmen haklarına ve kamucu politikalara yapılan vurguyu anlatarak, bunların sadece sözde kalmaması, arkasında somut politik ve örgütsel adımlar görülmesinin önemine vurgu yaptı. Uzaktan romantize etmenin kolay olduğunu, yakından sahiplenmenin ise angajman ve bedel gerektirdiğini hatırlattı.
Son olarak Rahvancıoğlu, dünya çapında yaşanan ikilemi anlatarak, “Ya ekonomik zenginliği tekelleştiren azınlığın diktatoryal heveslerinin yanında olursunuz, ya da geniş halk kesimlerinin demokratik yollarla direnişinin yanında.” dedi. Mamdancı sürecinden öğrenilecek dersler olduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, olumlamanın veya yersiz reddin ötesinde, öğrenme ve kendi ülke koşularına göre eklemler yapma sorumluluğu olduğunu ifade etti.
“ŞAHİN: ZOHRAN MAMDANİ HAREKETİ, EZBERLERİ BOZAN, KİTLELERİ ÖRGÜTLEYEN BİR SOSYALİST DENEYİM”
Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi Üyesi Ali Şahin, sosyalizmin belli başlı pratikler ve temel ilkeler üzerinden ortaklaştığını ancak her ülkede farklı tarzların ortaya çıkabileceğini belirterek, “Sosyalizm ezberlerle anlaşılabilecek bir ideoloji değildir. Önemli olan, bir hareketin reform mu yoksa devrim mi istediği değil; kitlelerin kendi yönetimlerini ele geçirme yönündeki iradesini ve örgütlenmesini güçlendirip güçlendirmediğidir” dedi.
Mamdani’nin temsil ettiği siyasi hattı, kitlelerin insiyatifini artırmaya ve örgütlülüğü güçlendirmeye yönelik bir çaba olarak değerlendiren Şahin, “Bu hareket, Demokratik Sosyalistlerin 1982’den bu yana sürdürdüğü bir stratejinin ürünü. Ana ekseni Demokrat Parti’yi soldan etkilemek ve kamucu bir çizgiyi güçlendirmek” ifadelerini kullandı.
Şahin, Mamdani’nin kısa sürede büyük bir gönüllü desteğiyle seçim kazanmasının da bu örgütlü birikimin sonucu olduğunu vurgulayarak, “Şubat ayında yalnızca yüzde 1 oyu olan bir aday, dokuz ayda 100 bin gönüllüye ulaşıyor ve 2 milyona yakın haneyle temas kuruyor. Kasım seçiminde yüzde 50’nin üzerinde oy alarak belediye başkanı seçiliyor. Bu, kitleleri rahatlatan değil, aksine onları harekete geçiren, örgütlü bir çalışmanın örneğidir.” dedi.
Mamdani’nin kamucu politikalarına değinen Şahin, “Ulaşımın ücretsiz olması, belediye kreşlerinin açılması, uygun fiyatlı belediye marketleri, ultra zenginlerden alınacak ek vergilerle sosyal konut üretimi ve kira düşürme politikaları açıkça sosyalist bir zemine işaret ediyor” dedi.
Şahin, bu süreci değerlendirirken ezberci bir yaklaşımın yanlış olacağını belirterek, “Kıbrıs’ın kuzeyindeki veya Türkiye’deki ezberlerle bu süreci okumak mümkün değil. Her coğrafyanın kendi dinamikleri vardır. Burada önemli olan, kitlelerin öz örgütlülüğünü ve yönetim tecrübesini artıran adımların atılıp atılmadığıdır.” dedi.
“YEREL YÖNETİM DENEYİMLERİ SOSYALİST HAREKET AÇISINDAN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR”
Yerel yönetim deneyimlerinin sosyalist hareket açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Şahin, “Devrimcilerin nihai hedefi insanların kendi kendini yönetebilmesidir. Bu anlamda yerel yönetimler, hem deneyim kazanma hem de doğrudan katılım açısından önemli bir araçtır. Ancak bu alanlara hapsolmak da bir risktir; yerel başarı, iktidarı hedefleyen genel bir mücadelenin parçası olmalıdır” dedi.
Şahin, 20. yüzyıl sosyalizminin hem büyük kazanımlar hem de önemli başarısızlıklar barındırdığını hatırlatarak, 21. yüzyıl sosyalizminin yeni tartışmalara ve pratiklere açık olması gerektiğini belirtti.
Şahin “Bugünün dünyasında sosyalizmin önünde çok sayıda yeni soru var. İdeal bir sosyalizm yoktur, ancak sağlıklı bir sosyalizm olabilir. Bu da koşulların dayattığı biçimlerde sürekli yenilenerek mümkündür.” dedi.
Mamdani örneğinin kimlik siyasetini emek eksenli bir hatta birleştirmesi bakımından dikkat çekici olduğunu vurgulayan Şahin, “New York gibi göçmenlerin ve farklı kimliklerin yoğun yaşadığı bir kentte, kimlikleri ayrıştırıcı değil birleştirici bir noktadan ele aldı. Filistin meselesini de dini bir söylem üzerinden değil, mazlumların yaşam hakkı temelinde savundu. Bu, hem sınıfsal hem insani bir duruştur” diye konuştu.
“MAMDANİ EGEMENLERİN SALDIRILARINA RAĞMEN GERİ ADIM ATMAYAN BİR SOSYALİST ÇİZGİDE”
Şahin, Mamdani’nin seçimi sonrasında da cüretkâr ve net bir tavır sergilediğini belirterek, “Trump’a ‘Sesini aç, bizi izliyorsun biliyorum’ diyerek yanıt vermesi, onun cesaretini gösteriyor. Egemenlerin saldırılarına rağmen geri adım atmayan bir sosyalist çizgi bu” dedi.
Son olarak Şahin, bu sürecin sadece ABD açısından değil, tüm dünya sosyalist hareketleri için öğretici olduğunu vurguladı. Şahin “New York örneğini büyük bir ilgiyle izleyeceğiz. Öğreneceğiz, eleştireceğiz, takdir edeceğiz. Ancak asıl mesele, bu deneyimden kendi ülkemize dair ne çıkarabileceğimizdir. Bugünün dünyasında halkların hak mücadelesi, ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel talepler etrafında evrensel bir ortaklaşma zemini buluyor. Biz de bu örneklerden beslenerek kendi mücadelemizi güçlendirmeliyiz.” dedi.