Zohran Mamdani’nin parlak zaferi: Mamdani bize ne öğretti?

Bu sıralar şanslıyım. Kıbrıs’taki güzel seçim sonuçlarından sonra Amerika’da da 4 Kasım akşamı yüzümüz güldü: Yaşadığım Virginia eyaletinin yanı sıra New Jersey’de de Demokrat adaylar Cumhuriyetçi parti adayları karşısında ezici zaferlere imza attılar.

Yonca Özdemir
16/11/2025 10:21
Zohran Mamdani’nin parlak zaferi: Mamdani bize ne öğretti?

Bu sıralar şanslıyım. Kıbrıs’taki güzel seçim sonuçlarından sonra Amerika’da da 4 Kasım akşamı yüzümüz güldü: Yaşadığım Virginia eyaletinin yanı sıra New Jersey’de de Demokrat adaylar Cumhuriyetçi parti adayları karşısında ezici zaferlere imza attılar. Bu genel seçim değildi, valilik ve eyalet senatoları seçimleriydi; ama yine de seneye Kongre ve Senato için yapılacak olan yapılacak olan ara seçimler için önemli mesajlar veriyordu. Görünen o ki, halkın Trump desteği düşüşte ve Trump’ın 2026 ara seçimlerinde Kongre’de ve Senato’da çoğunluğu kaybetmesi çok olası gözüküyor.

Fakat 4 Kasım akşamı en çarpıcı sonuç New York’tan geldi. Heyecanla beklenen belediye başkanlığı yarışında Zohran Mamdani, iki zorlu ve tecrübeli rakibini geride bırakarak New York belediye başkanlığını açık farkla kazandı ve New York’un tarihindeki ilk Müslüman ve en genç belediye başkanı olarak ismini tarihe yazdırdı. Peki, Mamdani bir sene önce hiç tanınmazken nasıl böyle hızla yükselip dünya çapında bir siyasi yıldız oldu? Kısaca yazmak gerekirse, bu muhteşem zaferin arkasında üç temel faktör yatıyor: çalışan kesimlere yönelik sol bir söylem, tabandan örgütlenme ve pozitif iletişim taktikleri. Tabi ki rakiplerinin yıpranmış imajları ve başarısız kampanyaları, ve ayrıca Trump’ın Ocak ayından beri toplumda travma yaratan politikaları (göçmen avı, işten atılan binlerce memur, ticari savaşlar vb.) Mamdani’nin zaferine büyük katkıda bulundu. Lakin ben bu yazıda daha çok Mamdani’nin seçim taktiklerine, yani bizim ondan öğrenebileceklerimize odaklanacağım.

***

Mamdani’nin zaferini en çarpıcı kılan, bunu küresel finans kapitalizminin kalbinde açık bir sol söylemle başarmış olması. Biraz sosyal politikaları savunsanız “komünist” damgası yediğiniz Amerikan siyasi ortamında Mamdani hiç çekinemeden sosyo-ekonomik eşitsizliklere parmak bastı ve kampanyasında bazı sosyalist politikaları öne çıkardı. Zaten Amerikan Demokratik Sosyalistler grubu üyesi olarak Demokratların en sol fraksiyonundan geldiği biliniyordu. Bilinmeyen bu siyasi söylemin New York’ta tutup tutmayacağı idi. Demokrat Parti’nin geleneksel elitlerinin Mamdani’yi destekleme konusunda gösterdiği çekincelere bakınca, Mamdani’nin zaferinin sadece Trump’a karşı değil, Demokrat Partinin yenilikten korkan yerleşik siyasetçilere karşı da kazanılmış zafer olduğunu açıkça görebiliyorsunuz.

Neoliberal ekonomik politikaların eşitsizlikleri derinleştirdiği, fabrikaların bir bir kapanıp Çin’e taşındığı, dijitalleşmenin binlerce kişiyi işsiz bıraktığı ve yaşam maliyetinin hızla yükseldiği Amerika’da seçmenler geçen yıl çareyi Donald Trump’ta ve onun milliyetçi, ırkçı, göçmen karşıtı çiğ popülizminde aramıştı. Ancak 10 aylık Trump politikalarından duyulan hoşnutsuzluk, özellikle büyük kentlerde, sol popülizmin ivme kazanmasına zemin hazırlamış, Mamdani’nin söylemi de halk nezdinde iyi bir karşılık bulmuş gibi gözüküyor.

Mamdani’nin kampanyasının en belirleyici yönü, ekonomik eşitsizliklerin yarattığı baskıyı açık bir sınıf siyaseti perspektifiyle ortaya koyması oldu. New York’un giderek ağırlaşan yaşam maliyeti, özellikle son yıllarda düşük ve orta gelirli mahallelerde ciddi bir kırılganlık yaratmıştı. Kira fiyatlarının sürekli artması, toplu taşıma masraflarının bütçeleri zorlaması, çocuk bakımının çok maliyetli hâle gelmesi ve temel gıda fiyatlarının yükselmesi, geniş toplum kesimlerin hayatını doğrudan etkileyen sorunlar. Mamdani bu sorunları dinledi ve işçi kesimini öncelikleyen bir gündemle hareket etti. “Ben milyarderlerin değil, çalışan insanların tarafındayım,” dedi. Kiraların dondurulması, ücretsiz ve hızlı otobüs hatları, belediye tarafından işletilen ucuz marketler ve ücretsiz çocuk bakımı vaatleri verdi. Bu vaatler seçmenin anlayabileceği kadar yalın ve siyasal anlamda dönüştürücü nitelikteydi. Bu mesaj, hem New York’un yoksul ve orta sınıf mahallelerinde hem de genç, ilerici seçmenler arasında güçlü bir yankı buldu.

Mamdani’den alacağımız ilk ders belki de bu: halkın geçim gibi gerçek dertlerine odaklanmak ve bunu yaparken de sol çözümler önermekten çekinmemek.

***

Mamdani’nin başarısının arkasındaki bir diğer önemli etken de kampanyasının Amerika siyasetinde uzun zamandır görülmemiş bir taban hareketine dayanıyor olması. Kampanyasının merkezinde yüz bini aşan bir gönüllü ordusu yer aldı. 100.000’den fazla gönüllü, her gün mahalle mahalle dolaşıp 3 milyondan fazla kapı çaldı. Bu gönüllüler yalnızca afiş asan, broşür taşıyan veya telefonla seçmeni arayan kişiler değil; kampanyanın stratejik akışına doğrudan katkıda bulunan, fikir üreten, sahayı analiz eden ve kampanyanın söylemini taşıyan ve yönlendiren asli aktörler oldular. Bu yatay örgütlenme modeli kampanyanın kendi kendini çoğaltan bir dinamizm kazanmasını sağladı.

Küçük bağışçılara dayanan kampanya bağış modeli de kampanyanın tabandan gelen yapısını pekiştirdi. Mamdani büyük bağışçılar yerine binlerce küçük katkıya dayanan bir finansman stratejisi izledi. İnsanlar beş, on veya yirmi dolar göndererek kampanyayı destekledi. O kadar fazla kişi bağışta bulundu ki kampanya iki kez harcama limitine ulaştığı için bağış kabulünü durdurmak zorunda kaldı. Ve böylece, diğer adayların aksine, Mamdani milyarder ya da milyoner bağışçılara dayanmak zorunda kalmadı. Bu da Amerikan siyasi sisteminde bir mucize sayılabilir.

***

Mamdani’nin iletişim tarzı da seçimde büyük destek almasına yol açan önemli bir faktör oldu. Mamdani, New York’un değişik bölgelerinde kapı kapı dolaşarak kampanyasına destek aradı. Halka inen ve her daim gülümseyen yüzü ile Mamdani’nin yürüttüğü kampanya diğer adayların büyük otel salonlarından yürüttüğü asık suratlı kampanyalardan çok farklıydı. Mamdani’nin siyasi söyleminin özünde seçmenle politikacı arasındaki mesafeyi kaldırmak, insanlara doğrudan kendi deneyimleri üzerinden hitap etmek vardı.

Mamdani, birçok seçmenin Trump’a oy verme sebebinin çektikleri ekonomik sıkıntılar ve ekonomik olarak daha iyi hissettikleri dönemleri hatırlamaları olduğunu saptadıktan sonra kendi söylemini geliştirdi ve şu stratejiyi uyguladı: insanları dinlemek, yargılamamak ve çözüm önermek. Gönüllülere de seçmenlere yargılamadan yaklaşmaları, tepeden konuşmamaları ve farklı siyasi görüşlere sahip insanlarla dahi bağ kurmaya çalışmaları talimatı verildi. (Belki bu yanıyla Mamdani kampanyasını Tufan Erhürman’ın seçim stratejisine benzetmek mümkün.)

Sosyal medya da bu yaklaşımının vazgeçilmez bir parçasıydı. Mamdani hem mizahi hem kendisiyle alay eden hem de yaratıcı içeriklerle genç seçmenin dikkatini çekmeyi başardı. Neredeyse her videosu viral oldu. TikTok ve Instagram üzerinden kurulan bağ, özellikle genç seçmenleri mobilize etti ve onları sandığa taşımayı başardı. Ancak burada kritik olan, bu videoların yalnızca bir iletişim stratejisi değil, kampanyanın bütüncül siyasal karakterini yansıtan araçlar olmasıydı. Mamdani’nin yüz yüze iletişimde benimsediği empati temelli yaklaşım, sosyal medya diline de aynı şekilde yansıdı.

***

Mamdani her türlü seçmen kitlesine ulaşmak için de çaba harcadı. Özellikle gençleri cezbeden stratejisi sayesinde ortalama yaşın 45’in altında olduğu New York bölgelerinde oy farkı 30 puana kadar ulaştı. Kiraların dondurulması önerisi sayesinde kiracıların yoğun olduğu semtlerde 20 puanı aşan farklarla kazandı. Siyah ve Latin seçmenlerle güçlü bağlar kurdu. Göçmen topluluklarla erken kurulan temaslar Mamdani koalisyonun önemli bir parçasıydı. Müslüman Hint asıllı olması sayesinde camilerde, kültür merkezlerinde, sokak etkinliklerinde yapılan görüşmeler neticesinde Güney Asyalı ve Müslüman seçmenlerde ciddi bir mobilizasyon sağlandı. Filistin destekçisi olmasına rağmen Yahudilere de ulaşmak için de uğraştı. Ancak Mamdani kampanyasında kimliğine değil, sosyo-ekonomik konulara vurgu yaptı. Bu da kampanyayı etnik temelli bir mobilizasyonun ötesine taşıdı. Demografik ya da kentsel dönüşüm geçirip beyaz nüfusun arttığı mahallelerde dahi Mamdani güçlü bir performans sergiledi.

Sonuçta, seçime katılım oranının son 60 yılın en yüksek seviyesine, yani yüzde 39.9’a çıkması, Mamdani ve ekibinin yarattığı mobilizasyonun gücünü somut olarak ortaya koyan en önemli gösterge oldu. Yüzde 39.9 kulağa düşük gelse de 2021’de aynı seçime katılım oranı yüzde 23.4 idi. Bir önceki seçime kıyasla bir milyondan fazla ek seçmeni sandığa çekmiş olması, kampanyanın toplumsal karşılığının genişliğini gösteriyor. Mamdani’nin bu konudaki en büyük başarısı daha önce oy vermeye yanaşmayan gençleri sandığa çekmiş olması.

***

Peki bu zaferin daha büyük etkisi ve yankıları ne olabilir? Bundan diğer sol, ilerici partiler ve hareketler neler öğrenebilir?

Öncelikle, solun ve sol siyasetin ölmediğini; aksine, mevcut yaşam koşullarında sol bir söylemin geniş kitlelerde kolaylıkla karşılık bulabildiğini ve bu koşulların iyileştirilebilmesi için sola ciddi bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Sağın boş, dışlayıcı, gerçekleri çarpıtan ve toplumu hayali düşmanlar üzerinden bölen söylemine karşı, sol popülizmin kapsayıcı yaklaşımı bir çıkış yolu sunabilir.

Mamdani’nin izlediği seçim stratejisi ve sonucunda elde ettiği başarı her bağlamda uygulanabilir olmayabilir, ama yine de bizlere önemli dersler veriyor.  Halka inmek, tabandan örgütlenme, sosyo-ekonomik sıkıntılara odaklanan somut politika önerileri, kapsayıcı bir dil ve güler yüzlü pozitif bir kampanya, belki de merkez-sol partilerin kaybettiği işçi sınıfı ve genç seçmenlerle yeniden nasıl bağ kurabileceğinin formülünü oluşturuyor.

Tabi ki seçimi kazanmak bir başarı, fakat seçimden sonra verilen sözlerin tutulması ve popüler kalabilmek daha büyük bir başarı olur. Seçimin ardından Mamdani’nin ekibi için de en kritik mesele, kampanyaya güç veren geniş taban hareketinin nasıl sürdürülebileceği konusu. Peki Mamdani’nin ateşlediği bu taban hareketi ve enerji sürdürülebilecek mi? Verilen sözler — kira dondurması, ücretsiz ulaşım, ucuz marketler, ücretsiz çocuk bakımı — uygulanabilecek mi? Nitekim tarih, büyük vaatlerle seçilip ardından bu sözlerini tutmayarak hızla silinen pek çok siyasi figürle dolu. Bekleyip göreceğiz.  

Yine de hakkını verelim. Zohran Mamdani’nin başarısı, ekonomik eşitsizliklerin keskinleştiği ve siyasal temsil mekanizmalarına duyulan güvenin zayıfladığı bir dönemde, tabandan gelen bir siyaset modelinin nasıl güçlü bir dönüşüm yaratabileceğini gösterdi. Bu hikâye önümüzdeki yıllarda sadece Amerika’da değil tüm dünyada daha çok tartışılacak gibi görünüyor. Kim bilir, belki Kıbrıs’ta da Mamdani’den dersler alabiliriz.

 

#Zohran Mamdani