Fidan: Barışı, istikrarı ve refahı diplomatik araçlarımızla inşa etmek zorundayız
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 16'ncı Büyükelçiler Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, "Uluslararası sistemin tıkandığı ve çözüm mekanizmalarının felç olduğu bu ortamda, barışı, istikrarı ve refahı diplomatik araçlarımızla bizzat biz inşa etmek zorundayız." dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 16'ncı Büyükelçiler Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, "Uluslararası sistemin tıkandığı ve çözüm mekanizmalarının felç olduğu bu ortamda, barışı, istikrarı ve refahı diplomatik araçlarımızla bizzat biz inşa etmek zorundayız." dedi.
Fidan, "Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika" temasıyla Ankara'da bir otelde düzenlenen 16'ncı Büyükelçiler Konferansının açılışında konuştu.
Büyükelçilerle bir araya gelmenin, merkezdeki vizyon ve iradenin sahadaki tecrübeyle bütünleşerek ortak aklı ortaya koyduğu bir zemin oluşturduğunu belirten Fidan, konferansın düşünmeye ve büyük resme odaklanmaya imkan tanıdığını vurguladı.
Fidan, Dışişleri Bakanlığının geçmişten bugüne devlet teşkilatı içinde müstesna bir konumda olduğunun altını çizerek, kadim devlet geleneğinin temsilcileri olduklarını söyledi.
Hariciye teşkilatının, devletin bekası ile milletin refahı için daima kritik roller üstlendiğinin altını çizen Fidan, "Bugün de gücümüzü milli iradenin tecellisiyle çeyrek asırdır ülkemize liderlik eden Sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) güçlü duruşundan alıyor, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu kararlılıkla inşa ediyoruz." diye konuştu.
Fidan, Türkiye’nin diplomasi geleneği ve kurumsal hafızası bakımından az sayıdaki köklü ülkeler arasında yer aldığını, güçlü Türk diplomasisinin karşılaşılan sınamaların üstesinden başarıyla gelebilecek kudrette olduğunu dile getirdi.
"ÇAĞIN ÖNGÖRÜLEMEZ YAPISI DİPLOMATLARIN ROLÜNÜ HAYATİ KILIYOR"
Vazifelerinin devletin menfaatlerini korumak ve uluslararası alanda hak ettiği yeri almasını sağlamak olduğunu aktaran Fidan, sahada attıkları adımların, bölgesel ve küresel denklemde somut yansımalarını gördüklerini kaydetti.
Fidan, konferansın bu yılki temasının edilgenliği reddeden, uluslararası sistemin açıklarını kapatmaya talip, düzen kurucu dış politika anlayışının bir yansıması olduğunu belirterek, "Uluslararası sistemin tıkandığı ve çözüm mekanizmalarının felç olduğu bu ortamda, barışı, istikrarı ve refahı diplomatik araçlarımızla bizzat biz inşa etmek zorundayız." ifadelerini kullandı.
Fidan, iletişim teknolojilerinin hızlandığı bir çağda klasik diplomata ve diplomasiye hala ihtiyaç olup olmadığının tartışıldığını hatırlatarak, çağın belirsiz ve öngörülemez yapısının diplomatların rolünü hiç olmadığı kadar "hayati" kıldığını vurguladı.
Enformasyon ile nitelikli bilgi arasındaki farkın derinleştiğini aktaran Fidan, bilgi kirliliğinin içinden milli menfaatleri ilgilendiren nitelikli bilgiyi tespit ederek stratejik analiz yapmanın hayati hale geldiğini söyledi.
Fidan, dış misyonların bulunduğu başkentlerde "ne konuşulduğunu değil, ne kastedildiğini" yetenekli diplomatların anlayabileceğine işaret etti.
Dış politikadaki olağanüstü gündem çeşitliliği nedeniyle diplomatların rolünün her zamankinden daha hayati olduğunu yineleyen Fidan, diplomatik kariyer memurlarının arabuluculuktan kriz yönetimine kadar geniş bir yelpazede görevlerini icra ettiğini hatırlattı.
"SAYGIN VE LİDER BİR TÜRKİYE İNŞA EDİYORUZ"
Türkiye eksenli, bağımsız ve milli bir vizyonun esas olduğunu vurgulayan Fidan, şöyle devam etti:
"360 derece perspektifiyle yürüttüğümüz dış politikamız, işte bu güçlü vizyonun hem mimarı hem de taşıyıcısıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere istikametini çizdiği, Türkiye Yüzyılı hedefiyle yakın coğrafyasında güvenlik ve refah üreten, bölgesel ve küresel düzeyde düzen kurucu rolünü pekiştiren, uluslararası ticarette pazar payını ve rekabetçiliğini artırmış ve uluslararası sisteme kendi özgün siyasi ve kültürel katkısını sunabilen, saygın ve lider bir Türkiye inşa ediyoruz."
Fidan, güçlü Türkiye vizyonunu Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde somut icraata dönüştürmek için çabaladıklarının altını çizerek, "Bugün Orta Doğu'dan Balkanlar'a, Afrika'dan Orta Asya'ya Türkiye'nin tutumunun kurulan denklemlerde dikkate alınması, bir Türkiye Vizyonu'ndan bahsedilmesi tesadüf değildir. Bu, gece gündüz demeden sebatla çalışan Hariciye teşkilatımızın ve arkanızdaki güçlü siyasi iradenin eseridir." şeklinde konuştu
Türk diplomasisinin zaman ve mesafe tanımayacağını dile getiren Fidan, uluslararası düzenle, bölgesel krizlerle ve insanlığın geleceğiyle ilgili her konuda Türkiye'nin her zaman söyleyecek özgün bir sözü ve doktrini bulunacağını kaydetti.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ DEVLET İÇİNDEKİ ROLÜ
Fidan, uluslararası ilişkiler literatürünün, içinde bulunulan dönemi tanımlamakta zaman zaman yetersiz kaldığına dikkati çekerek, mevcut durumun kimileri tarafından "İkinci Soğuk Savaş", kimileri tarafından da "çok kutuplu düzensizlik" olarak tanımlandığını aktardı.
Dışişleri Bakanlığının çalışma prensiplerini ve devlet içindeki rolünü üç temel sütun üzerine yeniden inşa etiklerini kaydeden Fidan, bu temellerden ilkinin Türkiye'nin dış politikadaki muhtelif güç unsurlarının ve ilişkilerinin stratejik envanterini tutmak olduğunu belirtti.
Fidan, hangi sahada hangi araçların mevcut olduğunu anlık olarak bilen ve yöneten bir "veri merkezi" gibi çalıştıklarını, bu sayede sağlıklı politikalar üretebildiklerini aktardı.
Bakan Fidan, bu minvalde, büyükelçilerin sahadan süzerek merkeze sunduğu değerlendirmelerin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Bakanlığın devlet içindeki rollerinden ikincisinin "pozisyon üretmek" olduğuna işaret eden Fidan, bakanlığın krizler ortaya çıkmadan önce senaryolara çalışarak Türkiye'nin o konuda nerede durması gerektiğini ve milli menfaatlerin hangi yönde ağır bastığını belirlediklerini açıkladı.
Fidan, "Başkalarının ürettiği kavramlarla, başkalarının çizdiği sınırlar içinde siyaset oluşturma devri çoktan kapanmıştır. Sizlerden beklentim açık ve nettir: Günlük mesainin yoğunluğunda büyük resmi hiçbir zaman için gözden kaçırmayın. Stratejik öngörülerinizi ve yaratıcı fikirlerinizi bizlerle paylaşmaktan çekinmeyin." dedi.
Bakanlığın, dış ilişkilerin tamamının eşgüdümünden ve koordinasyonundan sorumlu olduğunu hatırlatan Fidan, "Bu anlayış doğrultusunda, ülkemizin, güvenlik, savunma, istihbarat, teknoloji, ekonomi, ticaret, enerji, ulaştırma, sağlık, kültür, turizm dahil, tüm hedeflerini bütüncül olarak ele almaktayız. Bu sahaların tamamında dış ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla uygulama ve koordine etme sorumluluğumuzu ilgili kurum ve kuruluşlarımızla yakın ve etkin bir eşgüdüm içinde yerine getirmekteyiz. Bir başka ifadeyle, tüm devlet kurumlarımızın enerjisini tek bir noktaya odaklayan mercek görevini üstlenmekteyiz. Bu görevi daha da etkin kılacak çalışmaları sizler her gün yürütüyorsunuz, yürütmeye de devam edeceksiniz." diye konuştu.
TÜRKİYE, GAZZE'DE ATEŞKESİN SAĞLANMASINDA "BAŞAT ROL" OYNADI
Bakan Fidan, bütüncül kapasiteyi, stratejik aklı, küresel vicdanı ve bölgesel istikrarı sınayan en kritik cephelerde bilfiil seferber ettiklerini aktardı.
Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana yaşananların insanlık tarihine "kara bir leke" olarak geçtiğini ifade eden Fidan, ancak bunun aynı zamanda küresel bir uyanışa vesile olduğunu belirtti.
Fidan, İsrail'in Gazze'de işlediği soykırım karşısında, Türkiye'nin küresel vicdanın sesi olduğuna dikkati çekerek, "Filistin meselesinde en başından beri izlediğimiz ilkeli tutum, ateşkesin sağlanmasında başat rol oynadı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bu konudaki çabalarının uluslararası kamuoyu nezdinde büyük yankı bulduğuna değinen Fidan, "Artık Batı başkentlerinde dahi iki devletli çözüm kabul görüyorsa, bunda diplomasimizin ısrarlı ve ilkeli duruşunun payı büyüktür." şeklinde konuştu.
Fidan, Filistin'de kalıcı barışın sağlanması için halen zamana ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, "Bu bilinçle, iki devletli çözüm vizyonunu hayata geçirmek için sabırla ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz." dedi.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI
Rusya-Ukrayna Savaşına da değinen Fidan, "Savaşın başladığı ilk günden bu yana, ilkemiz net oldu: 'Savaşın kazananı, adil bir barışın ise kaybedeni olmaz.' Bu inançla, savaşın diplomasi masasında sona ermesi için en yoğun gayreti gösteren ülke olduk. İstanbul, halen tarafların teknik düzeyde bir araya gelebildiği ve barışın parametrelerini tartışabildiği yegâne platform olma özelliğini korumaktadır." diye konuştu.
Fidan, bu durumun Türk diplomasisine duyulan güvenin bir tezahürü olduğunu belirterek, Türkiye'nin, savaşın diplomatik yollarla bitirilmesi için her türlü inisiyatifi almaya, kolaylaştırıcı rol oynamaya ve barış masasını yeniden kurmaya hazır olduğunu vurguladı.
SURİYE'DEKİ DURUM
Rejimin devrilmesinin sene-i devriyesinde Suriye'nin, Türk diplomasinin tarihin doğru tarafında durduğu ve alnının akıyla çıktığı başka bir örnek olduğunu ifade eden Fidan, şöyle devam etti:
"Geriye dönüp baktığımızda, son 15 yılda Suriye sahasında tarihin en zorlu sınavlarından birini verdik. Bunun siyasi ve ekonomik maliyetini ödedik, ancak insanlık onurundan taviz vermedik. Bu süreçte yalnız bırakıldığımız, birçok ülkenin terör örgütleriyle taktiksel işbirliklerine girdiği dönemler oldu. Ancak biz rotamızdan şaşmadık. Ve nihayetinde tarih kendi hükmünü verdi. 8 Aralık 2024, Suriye halkı için yeni bir umut sayfasının açıldığı bir milat oldu. Ancak Suriye'de işimiz aslında yeni başlıyor. Biz inanıyoruz ki dış müdahalelerden arınmış, istikrarlı bir Suriye, bölgemiz için büyük bir artı değer olacaktır. Türkiye, bu süreçte dost ve kardeş Suriye halkının yanında olmaya kararlılıkla devam edecektir."
Fidan, tüm bu başarıların merkezdeki ve sahadaki ekibin ve büyükelçilerin özverili çalışmaları sayesinde gerçekleştiğini kaydederek, "Ancak mevcut başarılarla yetinemeyiz. Dünya giderek daha çetin bir rekabetin içine giriyor. Diplomaside elde ettiğimiz her başarının ardından, önümüzde aşılması gereken yeni bir eşik, daha zorlu bir sınav beliriyor." ifadelerini kullandı.
Mevcut uluslararası sistemin çeşitli alanlarda kilitlendiğini dile getiren Fidan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) reform ihtiyacından küresel ticaret sistemindeki adaletsizliklere kadar pek çok alanda tıkanıklıklar olduğunu hatırlattı.
Fidan, bu düğümlerin çözümünde özgün fikirler üreten, sorunlara bölgesel ve yaratıcı çözümler sunan ülkelerin ön plana çıktığına işaret ederek, "Kendimizi sürekli rekabetçi bir konumda tutabilmemizin yolu, inisiyatif geliştirebilme kapasitemizden geçiyor." şeklinde konuştu.
Uluslararası sistemdeki mevcut kilitlenmeleri açmanın yollarını ararken, büyükelçilere de önemli görevler düştüğünü aktaran Fidan, "Her an kendinize şu soruları sormanız önem taşıyor: Bu tıkanıklığı nasıl aşabiliriz? Ülkemizin menfaatlerini ilerletmek için daha fazla ne yapabiliriz? Uzun erimli stratejik ortaklıklar kurmak için nasıl yaratıcı fikirler geliştirebiliriz? Bu bağlamda, öneri getiren, ufuk açan, proaktif bir yaklaşımı teşvik ediyor ve bekliyoruz." dedi.
TÜRKİYE'NİN DİPLOMASİ MİMARİSİ
Fidan, Türkiye'nin diplomasi mimarisinin bir diğer boyutunun da söylem olduğunu, güçlü bir vizyona sahip olunsa dahi bunun doğru ve sürekli güncellenen bir söylemle tahkim edilmesi gerektiğini söyledi.
Algıların, çoğu zaman gerçeğin önüne geçtiği bir çağda haklı olmanın yetmediği tespitini yapan Fidan, haklılığın "doğru anlatılması" ve kitlelerle ulaştırması zorunluluğuna dikkati çekti.
Fidan, bu çerçevede büyükelçilerden beklentilerin, görev yaptıkları ülkelerde Türkiye’nin haklı tezlerini ve vizyonunu, bulundukları coğrafyanın diline ve kodlarına en uygun şekilde tercüme ederek zihinlerde kalıcı bir etki bırakmaya devam etmek olduğunu belirtti.
Fidan, son yıllarda başarılanların kendilerine bulunulan çağın, bölgesel ortaklıklar ve "sahiplenme" yaklaşımı üzerinden ilerlendiğini gösterdiğini aktararak, iddia sahibi olmanın, sadece söz söylemek değil, zamanın ruhuna hükmetmek olduğuna değindi.
Konjonktürün dinamik olması durumunda, Türk diplomasisinin de o denli çevik olmak zorunda olduğunun altını çizen Fidan, geleceği şekillendirmek isteyenlerin olayların arkasından sürüklenen değil, bu dinamizmin mantığını ve doğasını çözüp, o dinamizmi bizzat yöneten ve yönlendiren bir akılla hareket etmesi gerektiğini bildirdi.
TÜRK DİPLOMASİ GELENEĞİ
Fidan, Türkiye'nin, bu noktada artan küresel düzensizliğe karşı, düzen kurucu vasfa sahip az sayıda aktörden biri olarak sahneye çıktığını dile getirerek, başka bir devletin sistemini felç edecek bu krizlerin 4-5 tanesini aynı anda yönetebilme kapasitesine sahip olunduğu vurgusunu yaptı.
Bunun hem tarihin Türkiye’ye yüklediği misyonun hem de uluslararası ilişkilerin mevcut koşullarının doğal bir sonucu olduğunu söyleyen Fidan, Ankara’nın "kadimden moderne tevarüs eden devlet aklıyla" krizleri yalnızca göğüslemediğini, aynı zamanda fırsata tahvil ettiğini belirtti.
Fidan, bu çerçevede, tarih boyunca Türkiye'nin inisiyatif geliştirme kapasitesinin yeni bir olgu olmadığını, çevredeki her krizin, aynı zamanda Türk hariciyesinin çözüm kapasitesini ve vizyonunu harekete geçiren bir imtihan sahası olduğunu anlattı.
Yenilikçi diplomasi anlayışı çerçevesinde, bölgenin ihtiyaçlarına yönelik yaratıcı platformlar geliştirilmeye devam edildiğini aktaran Fidan, "Temmuz ayında İstanbul’da ilk toplantısını düzenlediğimiz, ikinci toplantısını Ocak ayında düzenleyeceğimiz Balkan Barış Platformu, bunlardan biridir." diye konuştu.
Fidan, Türk dünyasında da yeni bir dayanışma çağının inşa edildiğine işaret ederek, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) Dönem Başkanlığı’nın 2026'da Türkiye'de düzenlenecek zirveyle Azerbaycan’dan devralınacağı bilgisini paylaştı.
Ankara'nın İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanlığını yürüttüğünü hatırlatan Fidan, özellikle Filistin meselesi bağlamında, İslam aleminin ortak vicdanını harekete geçirmek için yoğun mesai harcandığını dile getirdi.
Fidan, Türkiye'nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarda da etkin ve yönlendirici roller üstlendiğinin altını çizerek, BM'de "mazlumların sesi olmaya" devam edildiğini kaydetti.
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi’nin reform ihtiyacını en yüksek seviyede dile getirdiğini hatırlatan Fidan, Karadeniz'den Balkanlar'a, Afrika Boynuzu'ndan Güney Asya’ya, arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olunduğu mesajını verdi.
Fidan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) yeniden işlevsel hale getirilmesinin desteklendiğini aktararak, "Bugün de aramızda bulunan Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu'nun AGİT Genel Sekreterliği görevine seçilmesi, Türk diplomasisinin yetiştirdiği kadroların uluslararası camiada ulaştığı itibarı göstermektedir." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'NİN NATO'DAKİ KONUMU
NATO ittifakındaki konumun hayati önemde olduğunu vurgulayan Fidan, Ankara'nın 2026 yılında NATO Zirvesi'ne ev sahipliği yapacağını söyledi.
Fidan, bu zirvenin Soğuk Savaş sonrasında en büyük dönüşümlerden birini yaşayan ittifakın birlik ve dayanışması açısından tarihi bir buluşma olacağını belirterek, hazırlıkların titizlikle sürdürüldüğünü aktardı.
Başarının rehavete değil, daha büyük bir gayrete sevk etmesi gerektiğini vurgulayan Fidan, çıtanın kendileri tarafından yükseltildiğini ve bunun gereğini yerine getirecek olanın da yine kendileri olduğunu ifade etti
Fidan, değişen dünyada rekabetçi kalabilmek için Bakanlığın da kendi içinde bir reform ve yenilenme sürecini kesintisiz sürdürmesi gerektiğinin ve çizilen küresel ufuk ve stratejik hedeflerin, ancak bu yükü taşıyabilecek güçlü bir kurumsal omurga ile hayata geçirilebileceğinin altını çizdi.
Bu dönemde, diplomasinin kurumsal mimarisini ve vizyonunu, çağın ruhuna uygun, çok daha kapsamlı bir yapıya kavuşturmak mecburiyetinde olunduğunu aktaran Fidan, bu doğrultuda, bakanlığın hem nitelik hem de nicelik olarak geliştirildiğini söyledi.