Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi görüşülmeye devam ediliyor

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi görüşülmeye devam ediliyor.

Kıbrıslı Gazetesi
15/12/2025 17:04
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi görüşülmeye devam ediliyor

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi görüşülmeye devam ediliyor.

Milletvekilleri, 19 milyar 523 milyon 986 bin TL’lik Bakanlık  bütçesi üzerine söz alıyor.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)  Milletvekili Filiz Besim, söz alarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi hakkında konuşulurken aslında ülkede devletin kırılgan gruplara ne kadar elini uzattığının konuşulduğunun kaydetti; bunun devletin vicdanı anlamına geldiğini belirtti.

Besim, son yıllarda “kaçak yaşam”a ilişkin gelişmelere dikkat çekerek, üniversitelerin yaygınlığı ve denetimsizlikten kaynaklı kaçak yaşamla, zaman zaman insan ticaretiyle karşı karşıya kalındığını söyledi; bakanlığın bunun denetim ve düzenlenmesinden sorumlu olduğunu vurguladı.

Ülkede birçok sektörde dışarıdan ucuz işgücü getirilmeye çalışılırken, diğer yandan işsizlik olduğunu söyleyen Besim, ilgili sektörlerde ülke insanının eğitilmesi için ne gibi çalışmalar olduğunu sordu. Besim, “ülkede çok rahat hastabakıcı yetiştirebiliriz, tarım alanında çalışacak insanlar yetiştirebiliriz.” diyerek, Bakanlığı göreve çağırdı.

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin denetimde yaşanan eksikliklerin yanında, meslek hastalıkları anlamında bir çalışma yürütülmediğini savunan Besim, iş kazalarından yılda beş altı insan kaybedilirken, meslek hastalarından binlerce insanın kaybedildiğini kaydetti. Filiz Besim, meslek hastalıkları konusunun gündeme alınmasının önemini vurguladı.

Sosyal yardım maaşlarına da değinen Besim, Çalışma Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının tüzükleri güncellerken, sosyal yardım maaşlarının da ele alınması gerektiğini belirtti. Engelli yurttaşlarla ilgili ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getiren Besim, engelli bireylere yönelik açılan okulun çalışma saatlerinin ne olduğunu ve personel eksikliklerinin giderilip giderilmediğini sordu. Sosyal Hizmetler Dairesinin teşkilat yasasının güncellenmemesinden dolayı dairenin zayıfladığını dile getiren Besim, dairenin güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

Ülkenin en büyük sorunlardan birinin yaşlı bakımı olduğuna değinen Besim, Kalkanlı Yaşam Evi’nin devralındığını fakat yönetimdeki eksiklerin tamamlanmadan devralınmasında ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydetti.  Hastabakıcı sıkıntısının yaşandığının bilindiğini ve bu konuda bakanlığın ne yaptığını soran Besim, sosyal hizmet uzmanı ve hastabakıcı gibi kadroların tamamlanması konusunda Kamu Hizmeti’ne başvuru yapılıp yapılmadığını sordu.

Besim, Yaşlı Bakım Evleri Yasası ve Sosyal Yardımlar Yasası’nın birlikte ele alınıp hemen Komite’ye çalışılması için gönderilmesi gerektiğini kaydetti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu da bunun bir an önce yapılacağını belirtti.

“Reçete Yolsuzluğu” olarak gündeme gelen reçete soruşturmasının poliste olduğunu kaydeden Besim, bu konuda hangi aşamada olunduğunu sordu.  Son dönemde gündemde olan ilaca erişim sıkıntıları hakkında da konuşan Besim, Sağlık Bakanlığının “hastanede yoktur” mührünün kaldırıldığı ve hastaların istediği eczaneden ilaç temin edilebileceği yönündeki açıklamalarını hatırlattı. Besim, bu uygulamanın istenilen bir uygulama olduğunu ancak düzgün bir şekilde çalışması için ciddi bir altyapıya ihtiyaç olduğunu kaydetti. Besim, altyapı olmaması halinde ileriki yıllarda bir “ilaç yolsuzluğu” yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Kadın cinayetlerindeki artışa işaret eden ve bu artışın toplumu huzursuz ettiğini söyleyen Besim, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin (TOCED) personelinin artırılmasının ve kapasitesinin güçlendirilmesinin gerekli olduğunu kaydetti; ancak yeterli bütçenin ayrılmadığını savundu.

BİRİNCİ

CTP Milletvekili Ceyhun Birinci de, bütçe üzerinde söz alarak, nüfusun bilinmemesinden dolayı hiçbir faaliyetin öngörülemediği eleştirisinde bulunarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı altında faaliyet gösteren dairelere yapılan bütçe artışının yeterli olmadığı görüşünü paylaştı.

Birinci, Bakanlık personel sayısı ve araç gereçteki eksikliklere dikkat çekerek, bu eksikliklerin hizmet vermeyi olumsuz etkilediğini kaydetti. Çalışma Dairesi’nin teşkilat yasasında yapacak düzenlemeler ve personel artışıyla ihtiyaçların giderilebileceğini söyleyen Birinci, özellikle iş sağlığı ve güvenliği denetimi için ayrı müfettişlerin atanması gerektiğini kaydetti.

Faaliyet raporunda yer alan “iş kazalarından 405 yaralı, 12 kişinin öldüğü” bilgisini paylaşan Birinci, daha yeterli denetim yapıldığı takdirde bu rakamların düşeceğine dair inanç belirtti.

2026 bütçe ödeneğinde 18 yaş üstü engellilerin eksikliklerine yönelik bir kaynak göremediğini söyleyen Birinci, bu konuda bilgi talep etti. Yaşlı insanların da altyapı ve hizmet beklediğini kaydeden Birinci, bunun için gerekli çalışmaların yapılmasını talep etti; bunun bir toplumsal sorun olduğunu vurguladı. Birinci, çağdaş huzurevlerinin açılması planlarının olup olmadığını da sordu.

Reçete soruşturması konusunda hangi aşamada olunduğuna dair bilgi talep eden Birinci, kronik hastaların halen daha ilaca erişimi konusunda sıkıntı yaşandığını savundu; bu hastalara bazı kolaylıklar sağlanması gerektiğini kaydetti.

DERYA

CTP Milletvekili Doğuş Derya ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bir devletin sosyal devlet olup olmadığının göstergesi olduğunu kaydetti.

2026 yılının “aile yılı” olması için ve bu kapsamda aile destek merkezlerinin açılması için çalışıldığına yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının açıklamasını hatırlatan Derya, “aileye yönelik politikaların cicili bicili paketlendiği” ancak öyle olmayabileceği uyarısında bulunarak, dünyada 2010 yılından beri yükselen aşırı sağ ve otokratikleşen yönetimlerin aile politika anlayışlarının kişisel hak ve özgürlüklerine yönelik tehdit oluşturduğunu savundu.

Derya, bazı ülkelerde “ailenin güçlendirilmesi” kapsamında, kadınlara yönelik şiddetle mücadelenin azaltıldığını, kadınlarının yüklerinin artırıldığını, cezasızlığın öngörüldüğü ve kadınların yoksullaştırıldığını ve güvencesizleştirildiğini söyledi. Derya, bu türdeki yönetimleri “hipermaskulin” olarak nitelendirerek, tek tip insan yaratma çabası olduğunu ileri sürdü; bu küresel tehdidin dalga dalga geldiğini ifade etti.

Aileyi güçlendirmenin aileyi korumak anlamına gelmediğini söyleyen Derya, bu türdeki politikaların aileyi değil, erkeği güçlendirdiğini; kadını ve çocuğu yalnızlaştırdığını, sosyal adaletsizlik koşullarını artırdığını ileri sürdü; diğer ülkelerden örnekler verdi.  Bunun yerine bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir politik anlayışla siyaset üretilmesiyle eşitsizliklerin çözüleceğini kaydeden Derya, “Ailenin güçlü olmasına kimse itiraz edemez ancak bu, bireyin güçlü olmasının sağlanmasından sonra olur.” dedi.

Derya, sermaye, istihdam gibi konularda kadınların dezavantajlı olmaya devam ettiğini belirterek, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nde (TOCED) bulunan birimlerin çalıştırılmasının başarılmasıyla, çalışma hayatıyla ilgili bilimsel bir çalışma yürütülebileceğini belirtti. Derya, TOCED için bu yıl da gerekli bütçenin ayrılmadığı düşüncesini paylaştı.

Derya, kadın sığınma evleri ve bakım evleri gibi kurumlara kaynak ayrılmamasının sebebinin kaynak yetersizliği değil, politik bir tercih olduğunu savundu.

Ülkede kamu-özel yaşlı bakım evi sayısının altı, yatak kapasitesinin ise 230 olduğunu kaydeden Derya, bunun sosyal yardım alan yaşlı sayısına göre çok az olduğu eleştirisinde bulundu.

Derya, bunun yanında emekçilerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerek, “Bugün özel sektörde ömrünü satan emekçiler, aldığı ücretten çalışma saatlerine kadar hiçbir noktada adil değiller.” dedi; müdür pozisyonunda çalışan kişilerin bile asgari ücret üzerinden yatırımlarının yapıldığını belirtti.

Ülkeye getirilen çalışanlara yapılan kesintilere de eleştirilerde bulunan Derya, insan ticaretinin önlenmesinde en fazla çalışması gereken bakanlığın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olduğunu kaydetti. Derya, “Bunlar ülkenin kangreni. Bu hepimizin sorunu. Destek vermeye hazırız. Yeter ki irade koyun.” dedi.

Bakan Hasipoğlu da, ülkeye insanların getirilmesine ilişkin bir sektör oluştuğuna dikkat çekerek, bunun kayıt altına alınması, belli kriterler çerçevesinde ruhsatlandırılması gerektiğini belirtti. Bu kapsamda çalışmaları hakkında bilgi veren Hasipoğlu, gerekirse üçüncü uyrukluların getirilmesinin kısa süreliğine durdurulmasıyla, düzenlemenin yapılabileceği ve kayıtların tutulabileceğini söyledi.

Milletvekili Derya ise bu sürecin sadece kayıt tutularak ya da bir kişinin çalışmasıyla olmayacağını, bunun hükümet tarafından bütüncül bir politikayla ele alınması gerektiğini dile getirdi, “ortak akıl” vurgusu yaptı.

#meclis#bütçe