Doğal afet değil, popülizm

Şiddetli yağışların ardından yaşanan sel ve altyapı çökmeleri, afetlerin “doğal” değil plansızlık ve popülist yönetim anlayışının sonucu olduğunu bir kez daha ortaya koyarken; eğitim, sürdürülebilir şehircilik ve kurumsal hazırlık eksikliği tartışmaya açılıyor.

Ozan Çoli
17/12/2025 08:49
Doğal afet değil, popülizm

Popülizm: Halkın gerçek sorunlarını çözmek yerine, sadece kendi iktidarlarını korumak için halkın duygularını sömüren bir politika biçimidir.

Siyaset biliminde, insan odaklı olmayan; halkın değerlerini ve toplumsal sorunlarını yok sayan yönetim şekline “otokratik” yönetim denmektedir.

Geçen hafta, ülkemizde yağan yağmurlar sonrası dere yatakları taştı, toprak kaymaları oluştu, duvarlar çöktü, ev ve iş yerlerini sular bastı, iletişim hatları koptu, bir bölgemizin dünyayla iletişimi kesildi, yollar kapandı, okullar kullanılamaz hâle geldi, insanlar mahsur kaldı, toplu felaketler oluştu, sokağa çıkılmaması yönünde uyarılar yapıldı.

Birçok aile, geceleyin sel ve çamur deryası içerisinde kalması nedeniyle farklı yerlere sığınmak zorunda kaldı.

Bu yaşananlardan sonra vatandaşlar, her yağmurda ailelerimizle birlikte tekrar tekrar bu ölüm korkusunu yaşamak istemiyoruz, diyor.

Plansız yönetimler ve çıkarcı uygulamalar nedeniyle yaşanan afetler veya doğal afetler, hem fiziksel hem de maddi, manevi ve duygusal etkiler bırakmıştır.

Bugün bile bu insanlar hâlâ temizlik ve yeniden düzenlerini kurmakla uğraşmaktadırlar.

Yaşanan tüm bu mağduriyetler için KKTC’de herhangi bir devlet mekanizması var mıdır, bilemiyorum. Yaşanan bu üzücü olayların ardından mağdurlara yardımlar yapılıyor mu? Yoksa imece ile mi bu işler çözülüyor? Kurumların bu gibi durumlarda bir müdahale ve kurtarma senaryoları var mıdır?

Tüm bunların bir program ve sistem çerçevesinde halkın bilgilendirilmesi gerektiğini buradan hatırlatıyorum.

Tarih tekerrür etmez. Tekerrür eden zihniyetlerdir.

Popülizm, fırsatçılık ve kadercilikle doğayı, insanlarımızı, köylerimizi, şehirlerimizi koruyamayız.

Hep birlikte daha iyi bir eğitim sistemi, daha sürdürülebilir okullar, daha sürdürülebilir doğa, daha sürdürülebilir şehirler için ne yapabilirizi ajandalarımıza koyup birlikte çalışmayı sürdürmemiz gerekmektedir.

Öğretmenler söylüyor, sayıyor: Nitelikli bir eğitim için neler yapılmalı; eğitim içeriklerinde coğrafyamız, dağlarımız, ovalarımız, derelerimiz; dere yataklarına neden yerleşim yapılmaması gerektiği; derelerin akışkanlığını engelleyecek kritik noktaların ıslahı; ekonomik sürdürülebilirlik; kültürel yapımızı sürdürebilecek faaliyetler ile adım adım ilerlemenin gerçekleştirilmesi; okulların fiziki yapılarının geliştirilmesi; çocukların barakalardan nasıl kurtarılacağı; okulların yeni döneme nasıl dönüştürülebileceği; eğitimde fırsat eşitliği ve daha birçok sorunun bulunduğu konuları güncelleyecek, sonuç odaklı dönüşüm projelerini konuşmamız ve çözümler üretmemiz gerekmektedir.

Tüm bu ve daha birçok konuyu kapsayan acil beş yıllık bir planlama yapmayı konuşmalıyız.

Dünyada bir nokta kadar yer kaplayan güzel ülkemizde, yeni yüzyılda nasıl var olacağımıza odaklanmamız; yaşanabilir, sürdürülebilir bir vatanın düzenini, devletin kurumları ile toplumun bir araya gelerek varlığımızı nasıl sürdürebileceği konularına odaklanmalıyız.

Bunu istemek bile her şeyin yeniden başlangıcı olacaktır.

Tarih bize hatırlatmalar yapıyor; geçmişte yaşanan doğa olaylarını, Lefkoşa’dan geçen ve adadaki birçok derenin suyunu, Mesarya Ovası’nı da sulayarak uzun bir yolculuktan sonra denize ulaştıran Kanlıdere’nin (Nicosia River) kış aylarında ne kadar önemli olduğunu, risk hafızamızda hep hatırlamalıyız.

Tilly Smith, 2004 yılında Hint Okyanusu’nda oluşan depremin yol açtığı “tsunami” sırasında Tayland’da ailesi ile birlikte tatildeyken sadece 10 yaşında bir kız çocuğuydu.

Coğrafya dersinde öğretmeninden öğrendiği bilgilerle “Mai Khop” Plajı’nda 100 kişinin hayatını kurtarmış ve bir kahramana dönüşmüştür.

Tilly’nin hikâyesi, eğitimin ve farkındalığın doğa olaylarında hayat kurtarıcı önemine güçlü bir örnek oluşturmaktadır.

Tilly’nin hikâyesi tüm dünyada coğrafya derslerinde “olay ders” olarak anlatılmaya devam etmektedir.

İki hafta

Bir ders

Yüz hayat. İşte eğitimin gücü budur.

Kalın sağlıcakla…

#sel#kıbrıs#şehir planlama